25 Şubat 2011 Cuma

Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak

İzlediğim, okuduğum, dinlediğim kısacası hayatıma değip geçen şeylerin ardından hep kendimi sorgularım. Bu film de bana bunu yaptırdı tekrar ve tekrar. Salondan çıktığım andan beri bir an olsun aklımdan çıkmadı. İlk yarı boyunca hazır fırsatım varken hayattan bi mola alıp İtalya ya gitmek, her öğünde şarap içmek, orayı doyasıya yaşamak istedim. Yoğunluğumdan son derece memnun olduğum, şu an yaşadığım hayatın bir saniyesini bile değiştirmek istemeyeceğim bir zamanlamada düşündürdü bu film bana tüm bunları.
İkinci yarı boyunca da şu anda yapıyor olduklarımı sorguladım. Uzun süredir ucundan köşesinden bulaşmak için çok büyük çaba sarfettiğim ve sonuçta da tam olarak bulaştığımı düşündüğüm (!) "oyunculuk" meselesinin henüz kıyısından geçemediğimi farkettim. Senelerdir yaptığı her işi gıptayla izlediğim İsmail Hacıoğlu na bir kez daha imrendim. Zaten çok başarılı bi herif, bi de üstüne böylesine ballı projelerde yer aldıkça daha da yukarı tırmanıyor.
Tabi ki bu tarz durumlar göreceli ama filmin bende bıraktığı tad tartışılmaz. Hayatı böylesine güzel bi süreçle deneyimlemek hakkaten büyük şans. Claudia Cardinale ne güzel bir Sinyora Enrica olmuştur ve bize de ne güzel bir seyir yaşatmıştır yahu..
Çoğu kişiye sabun köpüğü gelebilecek olan bu film bana çok şey düşündürdü, düşündürmeye devam da ediyor..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder